Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Günlük

Şimdi İstanbul takmış bana kafayı.Benle uğraşıyor yahu...Git başımdan ey İstanbul, gitmiyor. O zaman ben gidiyorum...

CENDEREDEYİM...

Resim
Ya bu kentleri yakıp yıkmalı, ya beni bu kentlerden sürgün etmeli.Kabul, eskilerde kaldım. Çocukluğumdaki renkleri, ilk gençliğimdeki tatları arıyorum. Yok, yok…Neden odalara, evlere, masalara hapsolduk? Neden sokağa çıkamaz, insanlarla yüzyüze gelemez olduk…Ayna da bile kendi yüzümüzle karşılaşır olmaktan korkar olduk? İçimdeki çocuk, “kaç” diyor, “git buralardan, git köyünde dinlen”. Artık, oralarda doğmak, “oralı” olmayı kapsıyor mu? Yabancılaşmışsın insanlara, insanlar sana. Ayrı telden, ayrı dilden. Ortak paydan yok. Gördün mü, çakıldın kaldın beton yığını büyük kentlere…Of of…Bir cenderedeyim ki..

PARDON PARDUS !

Resim
YABANCI İŞLETİM SİSTEMLERİNE SON. KENDİ MALIMIZ ANCAK PEK ALIŞIK OLMADIĞIMIZ BİR İŞLETİM SİSTEMİ PARDUS. ALIŞINCA ÖNEMİ ANLAŞILIYOR. HEM DE YAPAMADIĞI YOK, SON DERECE BECERİKLİ... BİLGİSAYARIMDA KURULU, SON DERECE GÜZEL.BEN YENİ SÜRÜMÜNÜN ÇIKMASINI BEKLİYORUM. HADİ SİZ DE DESTEK OLUN.

ANNESİ HASTA ÇOCUK VE UZATMALI HÜZÜN

Resim
Annesi Hasta Çocuk, sarı saçlarıyla fındık dallarının gölgelediği çayırlardan yel gibi geçti. Oyun üstüne oyun, koşu üstüne koşu. Durmak bilmiyordu. Herkes, o gelince suspus oluyordu. Konu değişiyor, iyi şeylerden söz ediliyordu.Oysa, Annesi Hasta Çocuk, bütün olup biteni, o yokken konuşulanları biliyordu. Kim ne konuşmuşsa, o geldiğinde birbirlerine ne fısıldamışlarsa hepsini sözcüğü sözcüğüne biliyordu. Biliyordu, saklıyorlardı. Biliyordu, saklı-gizli, Karadere boyu, Araklı’ya gidiyorlardı. Sonra, Akbank’ın önünden kalkan kırmızı minibüslere doluşup, Çamlık Hastanesi’ne, Annesi’nin yanına gidiyorlardı. Annesi niye oradaydı? Yabancı kadınlarla niye aynı yerde yatıyordu? Söylemeseler de biliyordu.Annesi Hasta Çocuk, saklıyordu gerçekleri kendinden. Biliyor, hüznünü ta içinde duyuyordu. Annesi Hasta Çocuk, doktorları o günden sonra hiç sevmedi.Nasıl olur da Annesinin yanına bırakmazlardı onu. Salt bu yüzden sonraki yaşamında da sevmedi doktorları.

YÜZDE 42, YÜZDE 58'DEN BÜYÜKTÜR

BÜYÜKTÜR, EVET BÜYÜKTÜR...YÜZDE 42, YÜZDE 58'DEN DAHA BÜYÜKTÜR... ATATÜRK PADİŞAHTAN, SAMSUN İSTANBUL'DAN, MİLLİ MÜCADELE, OSMANİ-İ ŞAHANE'DEN DAHA BÜYÜKTÜR.KUVVA-İ MİLLİYE, ANLI-ŞANLI ORDULARDAN, SÜTÇÜ İMAM HALİFE'DEN DAHA BÜYÜKTÜR. BÜYÜKTÜR ARKADAŞ... İNAMIYORSAN TARİHE BAK.. BAKMAYIN AKP YALAKALARINA, BAKMAYIN YANDAŞ BASINA, BÜYÜKTÜR BÜYÜK... YÜZDE 42, YÜZDE 58'DEN DAHA BÜYÜKTÜR. ONURLU TUTSAKLIK, ONURSUZ ÖZGÜRLÜKTEN DAHA BÜYÜKTÜR. 2 KERE 2 DÖRT EDER, EVET DOĞRU..5 ARTI 5, 10 EDER... AMA YÜZDE 42, YÜZDE 58; YÜZDE 100 ETMEZ... NERDE ULUSAL KURTULUŞ SÜRECİNDE MANDACILIĞI SAVUNANLAR,  SİVAS KONGRESİNİ 20-30 KİŞİYLE TOPLAYANLAR KAZANDI SAVAŞI.. KORMAYIN.. UMUTLU OLUN.. YARINA UMUTLU BAKIN... GÖRECEKSİNİZ TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK, BÜYÜYECEK VE KOSKOCAMAN BİR GÜNEŞ OLACAK...!

AZ KALDI !..

GEZİ  PARKI BAĞLARINDA DOLANIYORUM Gezi Parkı karşı gelişi salt AKP'ye karşı değil, CHP-MHP başta olmak üzere mecliste temsil edilen partilere yapılmış "naber" hareketidir aslında. Argo deyimle yurttaşların ayıkmasıdır.Öyleyse, neden CHP, bu hareketi sevinçle karşılamışken AKP, korkudan tir tir titremektedir. Aslında AKP kadar CHP'de hazırlıksız yakalanmıştır. YCHP olarak adlandırılan kadrolar, İşçi Partisi'nin itimiyle ve tabanın zorlamasıyla, 23 nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim, 10 Kasım, 13 Aralık, 23 Aralık etkinlik ve eyelemlerine katılmıştır.İsteyerek, içinden gelerek katılmamışlardır. Söylediğimiz laf değil kuşkusuz.Hüseyin Aygün ve Sezgin Tanrıkulu gibi milletvekillerinin söylemleri çoğu zaman AKP'lilerle örtüşmektedir.Dersim yaklaşımları, Güney Doğu Sorununa yaklaşım açısından AKP ile örtüşmektedir. Her şeye karşın, gerçekleşen bu ayağa kalkma, muhalefetten daha çok kuşkusuz siyasal erki zorlamaktadır.Anlamak yerine, faşist yöntemlerle bastırmak dışında s...

NEDEN HAYIR

Resim
ÇÜNKÜ HAYIR DEMEK YÜREK VE BÜZÜK İSTER.. "EVET"SE "EVET SAYIN İZLEYİCİLER" DEMEK KADAR KOLAYDIR."EVET" DEMEK KOLAYDIR, "HAYIR" ZORDUR..."EVET" DEMEK BİR ÇABA GEREKTİRMEZ, "HAYIR" DEMEK DONANIM, BİLGİ VE SABIR İSTER.. "EVET" DEMEK SIRADANDIR, "HAYIR" DEMEK ERDEMDİR..."EVET" DEMEK.... OFF BE... 8 YILDIR İKTİDARDA OLANLAR... GELDİKLERİ GİBİ GİTSİNLER... BU TOPRAKLARDA HİÇ BARINAMADI DA BÖYLELERİ....

ÇİZİKTİRMELER

Resim
KİM YAPAR ACILARIMIZIN RESMİNİ? KİM YAPAR ACILARIMIZIN RESMİNİ? HADİ BİRİ ÇIKTI YAPTI DİYELİM RENGİNİ, TONUNU TUTTURABİLİR Mİ? SOKAKTA KOŞAN ÇOCUK CAMIMA TAŞ ATMA E Mİ? YAKALANIRSIN, GÖZ GÖZE GELMEYELİM SONRA, YAKALATMA BENİ E Mİ? KANAR İÇİMDEKİ ÇOCUKLUK... 03 EYLÜL 2010

MUSTAFA UYSAL, BÜLENT ECEVİT'İN "YORDAM" ADLI ŞİİRİNİ BESTELEDİ

Mustafa Uysal, kötü siyasetçi, iyi şair Bülent Ecevit'in şiirini besteledi... İzleyin derim... MUSTAFA UYSAL Yükleyen bindallinevzat . - Filmler ve diziler Dailymotion'da

MUHALEFETE SÜREKLİ SALDIRAN BİR İKTİDAR....

AKP sürekli muhalefete saldırıyor… Sanki muhalefet iktidarda, iktidar da muhalefette… Kızgınlık “hitabet sanatı” olarak niteleniyor… İktidar tabanında da destek buluyor… Sürekli kavga eden, muhalefeti dürtükleyen, içeri tıkan… Ve bunlara yasal kılıf bulabilen dünyanın yedinci zengini bir başbakan… Bu arada ülkenin en önemli sorunlarını unutan, “balık hafızalı” sevgili halkımız… İktidarın “ulusal gelir”le ilgili, ölçütü ne? Bilen yok. Eee peki? Ekmek, iş, aş, sosyal sorunlara ne zaman geleceğiz? Hani iktidara yardımımız olsun… Yabancı danışmanlık şirketlerine milyonlarca dolar para vermesinler… Bizden bedava hizmet… Diyarbakırlı Hacı Örüç, “Bu akşam iftarda ne pişirdin?” diye sorduğunda; eşi, “pişirecek bir şey yoktu, o yüzden yemek pişiremedim” yanıtını verinceeeee… Çocuklarına sarılıp dakikalarca ağlamasının ardından, mutfakta tatlı canına kıydığı ülke Türkiye değil mi? Öyleyse, hemen bu sorunu çözün ya da gidin… Gitmezsiniz ama insanlık bizde kalsın “gidin, gidin” di...

AKP TÜRKİYE’YE KÖTÜLÜK EDİYOR !

Nasıl bir kötülük? Sayalım, önce Ergenekon palavrasıyla, Amerikanvari yöntemler kullanarak insanların kafası karıştırıldı. Artık kimse, Gladyo, Süper Nato, Kontrgerilla, Özel Harp gibi kavramlar konusunda, parmağıyla göstererek “Aha budur” diyemeyecek. Ergenekon masalının binlerce gerekçesinden biri budur. Sonra, o kadar geri bir Anayasa Taslağı hazırlayarak ve Halkoyuna (referanduma) sunarak, çok boktan bir Anayasa olan 1982 Anayasası’nı bile bize savundurdu. “Eee savunma” diye bilirsiniz. Ya getirilen taslak daha geri ise. HSYK’da neyi eleştiriyorduk? Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı bu kurulun doğal üyesidirler… Bu kurul bağımsız ve özerk olmalıdır. Hükümetten, devletten… Çünkü, adaletin terazisi şaştı mı, olmaz… AKP ne yapıyor? Bakanı ve müsteşarı çıkartma şöyle dursun, üye sayısını arttırıyor ve TBMM seçiyor kılıfı ile çoğunu atıyor… Oldu mu şimdi? Ya Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmek istenmesi.. Anayasa Mahkemesi artık hükümetin arka bahçesi oluy...